Sepetim (0) Toplam: 0,00 TL

1898–1962 yılları arasında yaşayan Hans Kirk, onun kaleminden çıkan ve tüm zamanların en çok satan Danimarka romanı olan The Fishermen’in 1928 yılında yayımlanmasının ardından çeyrek yüzyıl boyunca Danimarka’nın en önde gelen romancılarından biri oldu. Aynı zamanda siyasetle de uğraşan bir yazar olan Kirk, aralarında kısa hikâye ve kısa roman da olmak üzere, kurgusal edebiyatın yedi dalında usta işi ürünler verdi. Ayrıca binlerce gazete yazısı kaleme aldı.

Kirk, Köle’nin el yazması müsveddesini, kapatıldığı Kopenhag’daki bir hapishane ile başkentin kuzeyinde yer alan ve 1. Dünya Savaşı döneminden kalma bir tevkif kampı olan Horserød’da yazdı. 9 Nisan 1940’ta Almanya’nın Danimarka’yı işgalinin hemen ardından, Danimarka polisi, komünistlere dair ve Kirk’i Danimarka Komünist Partisi edebiyat grubunun başkanı olarak gösteren özel bir listeyi Gestapo’ya verdi. 22 Haziran 1941’de, yani Nazilerin Sovyetler Birliği’ne saldırdıkları gün, Danimarka polisinin Gestapo’nun talebi üzerine tutukladığı ilk komünistlerin arasında o da vardı.

Almanlar, Kirk’in şakayla karışık söylediği gibi, bu “bir hazine gemisinin başından geçenlere dair pikaresk ve heyecanlı tarihi dram”ın el yazmasını, yazarın 29 Ağustos 1943’te Horserød’dan kaçışının ardından onu “yakacak kadar sıcak” karşılamışlardı. Hapsedilmenin Kirk üzerindeki etkisi, kendisini, onun, Nazi baskısına boyun eğme ya da ona karşı direnme konularına açıklık getirmek üzere, güç ve iktidara dair bu alegorik eserini kaleme alırken, arka plan olarak on yedinci yüzyıl İspanyol sömürge dünyasını kullanmasında açığa vurur.

Kirk’in kendi anlatımına göre, o ve hapishane arkadaşları, 1941 sonları ile 1942 başlarında “vahim bir durum”la yüz yüzeydiler: “Kendimize, Nazizme boyun eğmeye mecbur olup olmadığımız sorusunu sormak zorundaydık; sosyal demokratlar o zaman bu teslimiyete hazırdı. Kitap, bu soruya bir tür cevap anlamına geliyordu.” Savaşın bitiminden üç yıl sonra, Kirk –kendisi ve birçok yazarın yaşadığı, daha önce bitirildiğine inanılan bir kitaba yeniden başlamanın “müthiş zorluğuna” karşın– kitabı yeni baştan yazmaya karar verdi; zira sorun hâlâ günceldi.

Nazilerin Avrupa’yı fethi Köle’nin yazılmasının nedenini oluştururken, Kirk, kurguyu teşkil edecek malzemeyi beklenmedik bir biçimde buldu. 1948’de, romanın yayımlanması öncesinde, Komünist Partisi’nin gazetesine verdiği bir röportajda, Kirk, “Bir Amerikan gazetesinde konudan bahseden bir makaleyle karşılaşmam tamamen rastlantıydı ve ardından meseleyi daha yakından araştırdım,” diyordu. Cezaevinde araştırma yapacak zamana sahipti ve bir kütüphaneci, Antiller üzerine on yedinci yüzyıl ortalarında basılmış Almanca ve İngilizce dört kitap da aralarında olmak üzere, gereken bazı kitapları Kopenhag Kraliyet Kütüphanesi’nden sağlamasına yardımcı oldu. (Aslında Kirk, Adalet Bakanı’na, kitapları Kraliyet Kütüphanesi’ne geri göndermekle yükümlü olan hapishane yönetiminin ona, kitapları teslim ettiğini belirten bir alındı makbuzu vermeyi reddettiği yolunda şikâyette de bulundu; Kirk, mevcut ekonomik durumunun, bu nadide ve pahalı kitapların kaybolması durumunda kütüphanenin finansal taleplerini karşılamaya yetmeyeceğini belirtiyordu.) Roman, Kirk’e göre, 1679 yılında, “Güney Amerika’daki İspanyol sömürgelerinden Barselona’ya doğru giden... dünyanın en değerli altın gemilerinden biri” olan üç direkli bir İspanyol gemisinde geçen “gerçek bir olay üzerine” oturtulmuştu.

Bununla birlikte, Köle, on yedinci yüzyılda yaşanan olayın tarihsel doğrulara uygun bir öyküsünü anlatma peşinde değildir. Aslında Kirk’in sunuş tarzını, kayıp el yazmasını yeniden kaleme aldığı sırada onun Komünist Partisi’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası faaliyetlerinin içinde yoğun bir biçimde yer alması ve belki bu yüzden cezaevindeyken yaptığı araştırmanın tümünü tekrar gerçekleştirecek zamanı bulamaması da etkilemiş olabilir. Kendisiyle yapılan bir röportajı yayımlayan Kirk’in de üyesi olduğu Komünist Partisi’nin gazetesi Lang og Folk’ta, doğru bir şekilde, “Kimse, Kirk’in, günümüze dair bir şeyler söylemeksizin, tarihsel malzemenin içine gömülüp kaldığını ciddi olarak iddia edemez; o, çok sayıda başka yazarın aksine, bugüne dair, muğlaklıktan uzak, net bir tutum sergilemiştir,” denmektedir.

Danimarkalı bir başka önemli solcu romancı olan Hans Scherfig, Köle’yi, “işgal döneminin en seçkin edebi çalışması” olarak değerlendirmektedir. Komünist Partisi’nin gazetesinden bir eleştirmen daha da ileri gidip “Eğer Almanlar tüm müsveddeyi yakmamış olsalardı... Köle 1943’te illegal olarak basılabilir, Danimarka direniş hareketinin en etkili dokümanı ve direniş mücadelesinin en güçlü yazınsal ateşleyicisi olabilirdi,” diyordu.

Yetenekli bir öykücü olan Kirk, güç ve iktidar üzerine siyasi-ahlaki değerlendirmelerini, daha önceki bir eleştirmenin ifadesiyle, “başrollerini kan ve şiddetin oynadığı sansasyonel bir film”le dokuduğu bir hikâyenin içine yedirmiştir. Bu budalalar gemisinde sınıf hiyerarşisinin tüm renkleri temsil edilmektedir: İspanyol sömürgelerinden yüksek rütbeli idari, askeri, adli görevliler, bir Katolik engizisyon yargıcı, aristokrat toprak ve köle sahipleri, müthiş zengin bir kadın kapitalist ve bir İngiliz Püriten tacir-kapitalist üstsınıf güvertesinin sakinlerini oluştururken, denizciler, topçular, Kızılderili ve zenci köleler de altsınıf güvertesini mesken tutmuşlardır. Kirk, romancı ve şair Tom Kristensen’in gözlemlediği gibi, bu sosyoideolojik tipleri “beceriyle tahlil etme” ve “onların kemiklerini eğlenceli Marksist numaralarla numaralama” konusunda oldukça başarılıdır.

Kirk Köle’yi en iyi kitabı olarak görür: “Sonuçta, okumaya değer bir kitap (Köle) yazdım, gerisini kaldırıp atabilirsiniz.” Eser, yayımlanmasını takip eden dört yıl içinde altı dile çevrildi (Norveççe, İsveççe, Almanca, Felemenkçe, Lehçe ve İzlanda dili); bunu izleyen birkaç yılda da Macarca ve Slovak dilinde baskısı yapıldı. Yarım yüzyıldan fazla bir zamandır, kitap, Danimarka klasik edebiyatının önde gelen bir eseri olarak, hâlâ kitapçıların raflarını süslemektedir.

Hans KIRK - Yazarın kitapları

1
Kapat