ALTIN ADAM

Tuna Nehri kıyısında küçük bir kasaba olan Komarom’lu bir gemi reisidir Mihaly Timar. Bu kez öncekilerden farklı olarak gemisinde tahıl yükünün yanı sıra iki misafiri, peşinde de bir Türk kadırgası vardır. Ve şimdilik haberi olmasa da bu kovalamaca Timar’ın hayatını sonsuza dek değiştirecektir. Sonunda eski gemi reisi büyük bir ticaret adamı haline gelecek, güzel bir eşe, görkemli bir köşke sahip olacaktır. Peki ya mutluluk? Mutluluk erişilmesi imkânsız bir ütopya mıdır? Yoksa mutluluğun, eşitliğin ve özgürlüğün hüküm sürdüğü “sahipsiz ada” ütopya olamayacak kadar gerçektir ve yalnızca keşfedilmeyi mi beklemektedir?
Altın Adam, tasvir ettiği yerlerle âdeta bir seyahat rehberi, 19. yüzyılda Türk, Sırp, Macar dünyalarına ve kapitalizmin işleyişine dair aktardıklarıyla bir tarihî belge, kent yaşamına has boğuculuğun karşısına koyduğu doğaya kaçış motifiyle bir modernizm eleştirisi, başkahramanının inişli çıkışlı aşk hayatıyla sürükleyici bir aşk öyküsü, yine onun akılalmaz maceralarıyla bir halk masalı ve elini attığı her işte başarıya ulaşmasıyla modern bir Midas anlatısıdır. Bütün bunlar birleşince ortaya romantik edebiyatın en güzel örneklerinden olan büyüleyici bir roman çıkmıştır. Hakikaten bu roman, Macar edebiyatının usta yazarı Jokai’nin, kendisi de dâhil olmak üzere herkesçe en sevilen ve en çok dile çevrilen eseridir.
Destansı dili, su gibi çevirisi, muhteşem tabiat manzaraları ve romantik hikâyesiyle Altın Adam, okuyucularını Tuna boylarına doğru hülyalı bir yolculuğa davet ediyor.
- Açıklama
Tuna Nehri kıyısında küçük bir kasaba olan Komarom’lu bir gemi reisidir Mihaly Timar. Bu kez öncekilerden farklı olarak gemisinde tahıl yükünün yanı sıra iki misafiri, peşinde de bir Türk kadırgası vardır. Ve şimdilik haberi olmasa da bu kovalamaca Timar’ın hayatını sonsuza dek değiştirecektir. Sonunda eski gemi reisi büyük bir ticaret adamı haline gelecek, güzel bir eşe, görkemli bir köşke sahip olacaktır. Peki ya mutluluk? Mutluluk erişilmesi imkânsız bir ütopya mıdır? Yoksa mutluluğun, eşitliğin ve özgürlüğün hüküm sürdüğü “sahipsiz ada” ütopya olamayacak kadar gerçektir ve yalnızca keşfedilmeyi mi beklemektedir?
Altın Adam, tasvir ettiği yerlerle âdeta bir seyahat rehberi, 19. yüzyılda Türk, Sırp, Macar dünyalarına ve kapitalizmin işleyişine dair aktardıklarıyla bir tarihî belge, kent yaşamına has boğuculuğun karşısına koyduğu doğaya kaçış motifiyle bir modernizm eleştirisi, başkahramanının inişli çıkışlı aşk hayatıyla sürükleyici bir aşk öyküsü, yine onun akılalmaz maceralarıyla bir halk masalı ve elini attığı her işte başarıya ulaşmasıyla modern bir Midas anlatısıdır. Bütün bunlar birleşince ortaya romantik edebiyatın en güzel örneklerinden olan büyüleyici bir roman çıkmıştır. Hakikaten bu roman, Macar edebiyatının usta yazarı Jokai’nin, kendisi de dâhil olmak üzere herkesçe en sevilen ve en çok dile çevrilen eseridir.
Destansı dili, su gibi çevirisi, muhteşem tabiat manzaraları ve romantik hikâyesiyle Altın Adam, okuyucularını Tuna boylarına doğru hülyalı bir yolculuğa davet ediyor.
ISBN:978-605-172-656-4Kitabın Orijinal Adı:Az arany emberStok Kodu:9786051726564Boyut:13.5 x 19.5 cmSayfa Sayısı:544Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:Nisan 2024Çeviren:F. Zahir TörümküneyTasarım:Savaş Çekiç
- Çok Satanlar
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Altın Adam'ı incelemek için tıklayınız.
Rus yazarı Aleksandr Herzen'in 'Geçmişim ve Düşüncelerim' adlı eseri aslında dönemin Rusya'sından "insan manzaraları"dır. Bürokraside, dinî hiyerarşide, siyasette, poliste sunduğu siluetler son derece gerçek ve çarpıcıdır. O, hatırat olarak kaleme aldığı edebi eserle döneminin Rus toplumuna bir ayna tutmuştur.
Altın Adam'ı incelemek için tıklayınız.
Macar edebiyatının en önemli kalemlerinden biri olan Mor Jokai’ye ait Altın Adam romanı, Türkçede daha önce Ferit Zahir Törümküney ve Sadrettin Karatay’ın çevirileriyle Millî Eğitim Bakanlığı tarafından iki cilt halinde yayımlanmış. İlk cilt 1947 yılında Ankara’da Millî Eğitim Basımevi, ikinci cilt ise 1955’te İstanbul’da Maarif Basımevi etiketiyle basılmış. Ancak bu baskıların devamı gelmeyince roman Türkiye’de unutulup gitmiş.