Sepetim (0) Toplam: 0,00 TL

Göz kamaştırıcı parlaklığın ve derinliğin bileşimi: A. Herzen

Rus yazarı Aleksandr Herzen’in ‘Geçmişim ve Düşüncelerim’ adlı eseri aslında dönemin Rusya’sından “insan manzaraları”dır. Bürokraside, dinî hiyerarşide, siyasette, poliste sunduğu siluetler son derece gerçek ve çarpıcıdır. O, hatırat olarak kaleme aldığı edebi eserle döneminin Rus toplumuna bir ayna tutmuştur.

Büyük Rus yazarı Aleksandr Herzen’in dört ciltlik kapsamlı otobiyografisi Geçmişim ve Düşüncelerim’in birinci cildi Şubat 2024’te, ikinci cildi Şubat 2025’te Yordam Edebiyat tarafından Nuri Yıldırım’ın çevirisiyle yayımlanarak Türkçeye kazandırıldı.

Bu ilk iki ciltte yazar, hayatının 1847 yılına kadar geçen dönemini anlatır. Herzen, çağının önde gelen yazar ve düşünürleri arasında, Rus, Alman ve Fransız kültürlerini içselleştirmiş kimliğiyle sıra dışı bir kişiliktir; anılarına derinlik veren de budur. O, ülkesinin hapis, sürgün ve ölüme meydan okuyan çok sayıda aydını gibi, ilkelerinden ödün vermemiştir. Çevresindeki her kademeden insanı anlatırken son derece açık, net, yerine göre acımasız nitelemelerde bulunur; ancak temelde insancıl, duyarlı ve nesnel bir yaklaşım sergiler. Toplumda eşitsizliği, haksızlığı, çaresizliği, insan onurunu küçültücü tutum ve hareketleri büyük bir ustalıkla ortaya koyar.

Eserlerinde kadınların özel bir yeri vardır. Annelik duygusunu analiz ederken sergilediği incelik çok etkileyicidir. Rusya’da kendi isteği, seçimi dışında anne olan kadınların, özellikle serflerin yaşadığı trajediyi âdeta resmeder.

EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK VE İNSANA SAYGI İLK SIRADA

Herzen’in düşünce dünyasında eşitliközgürlük ve insana saygı ilk sıradadır. Uşağı Matvey’i anlatışındaki içtenlik bütün sözcüklere yansır: “Bizim küçük ailemize öylesine içten, candan katılmış, yaşadığımız her önemli olayla öylesine sıkı ilişkisi olmuştur ki ...” Ve ölümünü bir yönden de hazin bir kurtuluş diye niteler. Çünkü Herzen’e göre “toplumsal eşitsizlik hiçbir yerde uşak ile efendisi arasındaki ilişkide olduğu kadar aşağılayıcı, onur kırıcı değildir.”

Burada yazarın benimsediği düşünce akımı, entelektüel donanımı yanında vicdani duyarlılığının da büyük rolü vardır. Babasının vefatından sonra, kuzeni Golohvastov’la birlikte serbest bırakılacak serflere bir sınırlama getirmek bir yana, kendi hizmetlerinde bulunmamış olanların serbestliğini de onaylamışlardır. Rusya’da 1861’de serfliğin kaldırılmasına giden süreçte Herzen’in mühim katkıları vardır. 1853’te Londra’da kurduğu Kiril alfabesiyle çalışan Özgür Rus Basımevi, 1855’ten itibaren Ogaryov ile birlikte çıkardıkları Kutup Yıldızı Almanağı ve 1857’den itibaren çıkardığı Çan gazetesi örnek verilebilir.

BİR AYDINLANMANIN HİKÂYESİ

Herzen’in dev eseri, Rus ülkesinin, atmosferinin sınırlarını aşan bir aydınlanmanın hikâyesidir. Tuhaf, talihsiz, sıra dışı insanlar diye anlattığı bu aydınlar, çubukla dövülen erlerin, kırbaçlanan serflerin, bastırılmış iniltilerin, güçlükle yürüyen tutukluların, miğfer, apolet ve sorguçların Petro Rusya’sında mutsuzdular. Onu ne hazmedecek ne de ondan kopacak takatleri vardı. Ne ayaklarının altında toprak, ne çığlıklarını duyacak kulak vardı.

Herzen’in eseri aslında dönemin Rusya’sından “insan manzaraları”dır. Bürokraside, dinî hiyerarşide, siyasette, poliste sunduğu siluetler son derece gerçek ve çarpıcıdır. O, hatırat olarak kaleme aldığı edebi eserle döneminin Rus toplumuna bir ayna tutmuştur.

Gerçekten Herzen’in birey ve olayları analizinde konulara nüfuz etme gücü ve toplumların hayatında ortak, evrensel çizgileri vurgulaması çok önemlidir; “Rusya’da hangi sınıf serflerden daha az ahlaksız?” şeklinde darbı mesel ağırlığındaki tespiti çarpıcı bir örnektir. Bu düşüncesine Gerard de Nerval’i de ortak eder. De Nerval, berbat meyhanelerde sık sık birlikte vakit geçirdiği hırsızlar, ayaktakımı için “dostlarım, bu topluluk daha önce içinde bulunduğum toplulukların hiçbirinden daha kötü değil” demektedir.

Dönemin önde gelen entelektüel kadınlarından Jerebtsova aktif, iş bitirici kişiliği gereği bir türlü terk edemediği insanlara derin bir hor görme duygusu besliyordu. Ağabeyi Kont Grigori Orlov, İmparatoriçe’nin gözde âşığı iken, kendisi 20 yaşına henüz basmamış bir genç kız olarak, göğsü nişan ve madalyalarla dolu, güçlükle yürüyebilen ihtiyarların kendisine hizmette yarıştıklarını, İmparatoriçe’nin ölümünden sonra ise evinin boşaldığını, vebalıymış gibi kendisinden uzaklaşıldığını anlatıyordu. Onun için bu ortam, saray hayatının verimsiz ve basık toprağında yozlaşmış bir kuşağın işgal ettiği çağdışı, garip ve kendine özgü bir harabeden ibaretti.

Herzen soylular arasında vahşet, canavarlık, hovardalık, serflere ve köylülere karşı şiddet gibi niteliklerin, doğruluk ve şereften daha vazgeçilmez olduğunu vurgular.

1847 yılında ailesiyle birlikte Rusya’dan ayrılan Herzen’in 1870’te ölümüne kadar siyasi ve entelektüel yaşamı Avrupa’da geçti. Hakkında yazılanlar onu Avrupalı bir yazar olarak niteler. Avrupa’da aydın çevrelerde eserleri bu derece benimsenmiş, yayın hayatında bu derece yer bulmuş yazar azdır. Bu kaynaklarda Herzen, Rusya’daki Batılılaşma hareketinin merkezinde görülür. Aslında Rusya’daki bu Batılılaşma ve yenileşme hareketini gecikmeli olarak Osmanlı’da da görüyoruz. Ancak Osmanlı devlet ve toplum hayatının dokularına nüfuz etmiş böyle eserlerin ortaya çıkabilmesi için Anadolu coğrafyasında uzun zaman beklemek gerekecektir. Kaldı ki Osmanlı aydınları, üzerinde siyasi emeller besleyen ve belirli aralıklarla savaş çıkaran bu komşusunu öğrenme merakı duymamıştır. Cumhuriyet öncesinde Rusya’yla ilgili Türkçe kaynaklar 1904-1905 Rus-Japon savaşı üzerine yazılmış birkaç eserin çevirisinden ibarettir. Millî Eğitim Bakanlığı öncülüğündeki edebiyat çevirilerini saymazsak Cumhuriyet döneminde de aynı ilgisizliğin sürdüğünü söyleyebiliriz.

Aslında Rusya’yı yakından tanımak, kendi toplum yapımızı kavramak açısından da hayati öneme haizdir. Osmanlı yenileşme hareketinin öncüleri arasında çok sayıda Kazan, Kırım ve Azerbaycan’dan gelen Müslüman Türk aydınlarının bulunması bir rastlantı değildir.

ÇEVİRMENİN EMEĞİ

Herzen’le birlikte bu zengin tarih ve toplum sahnesinde gezinirken Nuri Yıldırım’ın “Çevirenin Notu” açıklamaları bize paha biçilmez bir rehberlik sunuyor. Eserin, geniş Rus coğrafyası yanında çağdaşı Avrupa’daki büyük siyasal ve düşünsel hareketleri kapsayan ansiklopedik niteliğiyle, Almanca, Fransızca ve Latince çok sayıda deyim kullanması nedeniyle başka bir dile aktarılması gerçekten zordur. Herzen’in bugüne kadar çevrilememiş olmasında bunun büyük payı var. Çevirenin sadece Türkçeye ve Rusçaya değil, Rus kültürüne de hâkim olması gerekiyor. Burada eseri Rusça aslından akıcı biçimde, duru bir dille Türkçeye kazandıran Nuri Yıldırım’ın uyarı niteliğindeki şu açık ve yalın ifadesine katılmamak mümkün müdür? “İki bin küsur sayfalık bu kapsamlı öz yaşam öyküsünü okumadan Rus düşünce tarihi ve edebiyatı üstüne edilecek her söz naif kaçacaktır.”



Kapat