Ekim Devrimi'nin Kadınları: Ulyanov Kız Kardeşler
Moskova halkı, 1924 kışının ağır koşullarıyla mücadele ederken bir haber yayıldı telgraftan.
Yaşlı bir telgrafçı ağır ağır bildiriyordu haberi. “... dün Gorki’de öldü...” Yazdıklarına kendi
de inanamıyor olacak ki “Satırlara üç kez hızla göz gezdirdi, ama sözcükler inatla, ısrarla”
tekrarlıyordu… “Yaşlı adam ayağa fırladı, helezon şeklindeki şerit tomarını havaya kaldırdı,
gözlerini şeride dikti. İki metrelik şerit, bir türlü inanamadığı şeyi doğruluyordu. Ölü gibi
bembeyaz yüzünü arkadaşlarına çevirdi ve arkadaşları onun korku dolu haykırışını duydu:
“Lenin ölmüş!”. (Ve Çeliğe Su Verildi)
Sokaklarda fısıltıyla başlayan acı haber hızlıca tüm ülkeye yayılmış, ertesi sabah ise radyoda
tüm dünyaya duyurulmuştu. Lenin’in ölümünün ardından, Sovyetler’in en önemli ve yüksek
satışlı günlük gazetesi Pravda’da Ulyanov ailesine dair bir gerçek de gözler önüne serilmişti:
Gazetenin kıdemli editörlerinden Mariya Ulyanova meğer Lenin’in kız kardeşiymiş!
Pravda’nın 26 Ocak tarihli yayınında gazeteci-yazar Mihail Efimoviç Koltsov, Lenin’in uzun
mücadele yılları boyunca kız kardeşi Mariya Ulyanov’un onun yanından hiç ayrılmadığını,
ona hep destek olduğunu yazıyordu. Birkaç gün sonra, yine Pravda’da, cenazeye dair bir
anlatımda Anna Ulyanov’dan “Lenin’in ablası” diye bahsediliyordu. Pravda çalışanları da
dahil, herkes şaşkınlıkla okuyordu bu satırları. Anna ve Mariya Ulyanova isimlerine yabancı
değillerdi elbette. Her iki kadın da yıllarca başta Pravda olmak üzere birçok yayın için
çalışmış ve yaşamlarını mücadeleye adamış devrimcilerdi. Şaşırtıcı olan, Lenin ile
akrabalıklarıydı. O güne kadar sadece yakın çevrede bilinen bu akrabalık, Lenin’in ölümü
sonrasında herkesçe bilinir olmuştu.
Oysa bazı tarihçiler, yaşamlarını mücadeleye adamış bu kadınları yalnızca “Lenin’in sadık
destekçileri” olarak andılar, onların kariyerlerine şüpheyle bakarak konumlarını erkek
kardeşleri sayesinde elde ettiklerini yazdılar. O halde, devrimin her safhasında aktif olan bu
kadınların katkıları “Lenin’in gölgesinde” bırakılıp göz ardı edilebilir mi?
Rus devrim tarihi ve bu devrimde kadınların rolü üzerine çalışmalar yürüten Katy Turton
“Unutulmuş Yaşamlar” kitabında, Ulyanov ailesinin bütünleşik tarihine katkı yaparak kız
kardeşler Anna, Olga ve Mariya’yı yalnızca Lenin’e sundukları yardım ve destekle
anılmaktan kurtarıyor, onları bağımsız politik kişilikler olarak inceleyip Rus devrim tarihinde
hak ettikleri konuma yerleştiriyor.
Ulyanov Ailesi
Lenin’in annesi Mariya ile babası İlya, çocukları üzerinde eşit etkiye sahip ebeveynlerdi ve
çocuklarının eğitimine çok önem veriyorlardı. O günlerde, eğitim sisteminde yerleşik
cinsiyetçilik hâkimdi, dolayısıyla kız çocuklarının eğitim alması yaygın değildi. Ancak anne-
baba, kızları Anna, Olga ve Mariya’nın erkek kardeşleriyle aynı eğitim fırsatlarına sahip
olması gerektiğini düşünüyorlardı. Eğitim sistemindeki cinsiyetçilik kız kardeşlerin önüne
engel çıkarsa da, Ulyanov ailesinin tam desteğiyle üç kadın da eğitimlerine devam etti.
“Hiçbiri eğitimini tamamlayamasa da bunun nedeni aile baskısı ya da akademik başarısızlık
değildi. Anna, erkek kardeşinin Çar’a suikast girişiminin ardından okuldan atıldı, Olga
okuldaki ilk yılının sonunda öldü ve Mariya’nın eğitimi ise önce büyük kardeşlerinin devrimci
faaliyetleri, sonra kendisinin de bu harekete katılmasıyla kesintiye uğradı.”
Ulyanov kardeşlerin üniversiteye başladığı 1883-93 yılları, politik ve toplumsal
huzursuzluğun hâkim olduğu bir dönemdi. Bu durum onların devrimci fikirler ve yapılarla
tanışmasını kaçınılmaz kılıyordu. Her ne kadar Lenin, kardeşler arasında önemli bir figür olsa
da mutlak hâkimiyet onda değildi, her biri politik bağlantılarını üniversite yıllarında kendileri
oluşturdu. Farklı yerlere sürülseler bile birlikte mücadele ettiler. Rusya Sosyal Demokrat İşçi
Partisi’ndeki bölünmeden sonra Lenin’in önderlik ettiği Bolşeviklerin saflarında yer aldılar ve
ilişkileri, temelde aynı inançları paylaşan politik yoldaşlık şeklinde devam etti. Ulyanov
kardeşlerin mücadeleci ruhlarına anneleri Mariya Aleksandrovna da eşlik ediyordu. Kocası
İlya’nın erken ölümü sonrası çocuklarına tek başına ebeveynlik yapan Mariya, yaşamının
sonuna dek çocuklarının devrimci faaliyetlerine destek oldu.
Tutkulu bir devrimci: Anna
Kız kardeşlerin en büyüğü Anna, yaşamı boyunca kardeşlerinin sorumluluklarını paylaştı,
onların geleceklerine ilişkin kararlarla yakından ilgilendi. Bu mücadeleye, o da kardeşleri gibi
üniversitede katılmıştı. Ulyanov kardeşler arasındaki politik bağ çok güçlüydü. Sık sık kitap
ve fikir alışverişinde bulunmaları politik görüşlerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadı.
Örneğin Anna, Marx’ı ilk kez Aleksandr’ın kendisinden Marx’ın din ile ilgili bir makalesini
çevirmesi için yardım isteyince okumuştu. Ayrıca yaşlarının birbirine yakın olması sebebiyle
Aleksandr’a çok düşkündü. Aleksandr, 1887 yılında Çar’a suikast planlamaktan idam
edilmişti. Anna, Aleksandr’ın idamından sonra hiçbir zaman tamamen toparlanamadığını
yazıyordu:
“Kardeşim hayatımda o kadar özel bir yere sahipti ki, uzun yıllar, anılarımı kaydetmek benim
için eski yaraları fazlasıyla yeniden deşmek gibiydi ve bu nedenle de olanaksızdı.”
Anna, Privoljskaya gazeta (Volga Bölge Gazetesi), Pravda (Gerçek), Prosveşçeniye
(Aydınlanma), Rabotnitsa (İşçi Kadın) isimli birçok gazete ve dergide çalıştı. Yazarın
ifadesiyle, Anna’nın içinde bulunduğu gazete çalışmaları arasında onun devrimci faaliyete
yaklaşımı hakkında net fikir veren Rabotnitsa’ya yaptığı katkıdır. İnessa Armand’ın öncülük
ettiği Rabotnitsa, Bolşeviklerin Rusya’daki kadın işçilere seslenen ilk yayınıdır. Anna,
gazetenin Rusya’da kurulmasına katkı sunarak yayın kurulunda yer aldı. Sovyet rejiminin ilk
yıllarında ise çocuk refahı konusunda faaliyet yürüterek, Çocukları Koruma Dairesi
başkanlığını üstlenmişti. İşçi ailelerinin kötü yaşam koşullarıyla yakından ilgileniyor,
çocukların cesur ve bağımsız bireyler olarak yetişebileceği alanlar için mücadele ediyordu.
Sonraki yıllarda Ekim Devrimi ve Rusya Komünist Partisi Tarihi Komisyonu’nda (Istpart)
çalışmaya başlayan Anna, başarılı bir faaliyet yürütüp tutkuyla mücadele etmişti.
Dürüst, yorulmak bilmez bir eylemci: Olga
Kız kardeşlerin ortancası Olga, Petersburg’da üniversite eğitimine başladıktan kısa bir süre
sonra 1891’de tifodan ölmüştü. Olga hakkında yazılanlar onun devrimci eğilimlerinden ya da
mücadeleye olan katkılarından çok bahsetmez. Oysa abisi Aleksandr’ın idamı, onu devrimci
faaliyetlere katılmaya teşvik etmişti ve kısacık ömrünü mücadele ederek geçirmişti. Olga’nın
ölümünden sonra arkadaşının, erkek kardeşine yazdığı mektupta “Ulyanova’nın gidişiyle
Rusya dürüst, yorulmak bilmez bir eylemcisini kaybetti demek yanlış olmaz” diyordu.
Lenin 1893’te Petersburg’a taşınınca Olga’nın politik ilişkilerinin izini sürmüştü. Dolayısıyla
Olga, Lenin’in Petersburg’daki devrimci toplulukla bağlarını sürdürmede önemli bir rol
oynadı. Olga’nın erken ölümü Ulyanov ailesini bir kez daha sarsmıştı. Yaşamış olsaydı hiç
şüphesiz kız kardeşleri Anna ve Mariya gibi gelecek yıllara yayılan devrimci faaliyette
“dürüst, yorulmak bilmez bir eylemci” olarak yerini alacaktı.
Devrimin askeri: Mariya
Kız kardeşlerin en küçüğü Mariya, babası ve abisi Aleksandr öldüğünde yaşı oldukça
küçüktü. Babasının etkisini az hissettiğini ve abisi Aleksandr’ın ölümünün nedenini
anlayamadığını hatırlayacaktı. Dolayısıyla aile içerisinde yakın ilişki kurduğu ilk erkek,
“hayatım boyunca üzerimde çok büyük bir etkisi oldu” diye bahsettiği Vladimir’di.
“Vladimir İlyiç’e karşı bir anlamda tamamen özel duygularım vardı: bir tür tapınmayla
birlikte içten bir sevgi. (…) Bana hiç sert davranmazdı, tam tersine, ailenin en küçüğü olarak
beni şımartırdı.”
Devrim yıllarında kitlelere ulaşmak için en önemli araçlardan biri de Zvezda’nın yerini alan
günlük gazete Pravda’ydı. Mariya da ablası Anna gibi uzun yıllar Pravda için çalıştı ve
devrimden sonra gazetenin yönetici sekreteri oldu. Pravda’nın onuncu yılına özel yazılan bir
makalede, “Pravda’nın örgütçü ruhu”, “devrimin askeri” yazıyordu Mariya için. Yönetici
sekreterliğini aşan görevleri onun Bolşevik rejimindeki politik rolünü gösteriyordu. Sonraki
yıllar öncelikli faaliyet alanını değiştirerek, okuryazar işçi nüfusuna kendini ifade etme
olanağı sunan Rakbor hareketinin geliştirilmesine katkı sağladı. Sovyet devleti için çalışmakta
kararlı olan Mariya, Stalin döneminde de devlet görevinde bulunmaya devam etti. Onun için
önemli olan parti birliğinin korunmasıydı.
Sovyet tarihçi A. İ. Yakovlev Mariya’nın ölümü üzerine kardeşi Dmitriy’e gönderdiği taziye
mektubunda “Mariya İlyiniçna’nın adının, dünya devrim tarihine şanlı ağabeyinin yanında
asla silinmeyecek biçimde kazınmış olması sizin için bir teselli olmalıdır.” yazıyordu.
“Unutulmuş Yaşamlar”, kız kardeşlerin satır aralarına sığdırılmış yaşamlarına başkaldırıp
onları tarihsel birer kişilikler olarak ele alıyor. Ayrıca kitapta, “Çocukluk ve Eğitim”,
“Yeraltı”, “Saratov’dan Şubat’a”, “Devrim Gerçekleşir”, “Yeni Düzen”, “Kızkardeşler ve
Tarih” başlıklarını taşıyan bölümlerinde Ulyanov ailesine dair pek bilinmeyen, merak
uyandırıcı bilgilere de yer veriliyor. Kitabın sonunda ise aile üyelerini, akrabalıklarını
rahatlıkla kavrayabileceğiniz Ulyanov Soyağacı, anlatılanlara ve tarihine bütüncül bakıp
kolaylıkla takip edebileceğiniz Kronoloji, yalnızca belli bölümlerde karşılaştığımız isimlerin,
İnessa Armand gibi, anımsatıldığı “Kim Kimdir?” bölümü ve Anna ve Mariya’nın eserlerine
ait Kaynakça yer alıyor. Ayrıca Ulyanov ailesine ait fotoğrafların yer aldığı bir liste de
mevcut.
Kız kardeşler yaşadığı süre boyunca Lenin ile çalıştı. Lenin’in ölümünden sonra da onun
anısını yaşattılar, güncel meselelerle ilgilenmeye devam ettiler. Çünkü, “Onlar eylemci ve
örgütçüydü, kız kardeş ve bakıcıydı, siyasetçi ve mücadele insanıydı.”
