Sepetim (0) Toplam: 0,00 TL

İç sesini duymanın büyüsü! Şükran Soner’in yazısı...

Şükran Soner-cumhuriyet.com.tr-02.07.2021

Attila Aşut, Gökhan Atılgan’ın hazırladıkları Türkiye İşçi Partisi Radyoda - Proleteryanın Büyülü Kutusu’nda (Yordam Kitap), Türkiye’nin 1960’lı yıllarında radyonun en önemli iletişim aracı olduğu vurgulanıyor. 1961’e gelinceye dek devletin ve egemen sınıfların sesi olan radyonun, mikrofonların başına TİP sözcülerinin geçmesiyle bir anda ‘proleteryanın büyülü kutusu’na dönüşmesinin gelişmeleri, sonuçları anlatılıyor. TİP’in 60. kuruluş yıl dönümüne yetiştirilen çalışmada, 1961, 66, 69 radyo konuşmaları yayınlanıyor, TİP’in 1963, 65, 66, 68, 69 seçim bildirilerine ve TİP adına radyo konuşması yapan 43 kişinin portrelerine de yer veriliyor. TİP’in tarihinde yeri olan belgeler de var. Büyülü kutu, sesli olarak da dinleyebileceğiniz Can Yücel’in “TİP Türküsü” adlı şiiri ile söz ve müziğini Erdem Buri’nin, seslendirmesini Tülay German’ın yaptığı “Yarının Şarkısı” ile, yazılı sözlerine de yer verilmiş olarak açılıyor.

‘İŞÇİ KARDEŞ, TİP SENİN NASIRLI ELLERİNİN ESERİDİR’

Attila Aşut ve Gökhan Atılgan’ın hazırladıkları Türkiye İşçi Partisi Radyoda - Proleteryanın Büyülü Kutusu’nun (Yordam Kitap) tanıtım yazısının içine, birbirinden çarpıcı, halkın her kesiminden seçmeni vuran söylem ve sloganları içeren görselleri sığdırabilmenin olanağı yok.

1968 DİSK’in Good Year Lastik-İş Sendikası grevinden çekilmiş fotoğrafın önüne yerleştirilmiş seçim kampanyası afişlerinden “Türkiye’de 27 milyon proleter var. Emeğini satan proleter’dir.” cümlelerini paylaşıyorum.

19 Eylül 1968’de İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’nda yapılan seçim toplantısından pankartta, “İşçi kardeş, TİP senin nasırlı ellerinin eseridir” yazıyor. Fotoğrafı Morus Gabbay çekmiş.

Yine Gabbay’ın çektiği bir fotoğraf 12 Mayıs 1963’ten, TİP Genel Yönetim Kurulu üyelerinin Gaziantep’te yapacakları toplantıya ilişkin eylemler zincirinden bir kesit.

Otobüslerle Ankara’dan Adana’ya, yerleşim yerlerinde toplantılı duraklamalar ile yürütülüyor. Urfa, Diyarbakır, Maraş, Mersin’den gelen TİP’lilerle buluşuluyor. Coşkulu her yerden gelen TİP’liler buluşmasında duvarda asılı pankartta “Bizim programımızın aslı emek Misak-ı Millisidir” yazıyor.

TİP’İN O KOYU GÜNLERDEN YARINA SES VEREN RADYO KONUŞMALARI

Kitabın ikinci sunuş bölümünde Gökhan Atılgan, Nâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları’nda yer verdiği Cevdet Bey karakterinden söz giriyor.

“Radyomani” illetine tutulmuş, Fransızca ve Arapça’dan sonra, Almanca, İngilizce, Rusça, İtalyanca’yı kendi kendine öğrenmiş Cevdet Bey’in öğrenemediği tek dilin belki de Proleteryanın dili olduğunu anımsatmasının üzerinde duruyor.

Proleteryanın ilk kez 1961’de, kendine has geliştirdiği dil ile, bir 20 yıl sonrasında kendi dünya görüşünü en iyi şekilde ifade edebilecek aydınların yörüngesinde girişinden sözü açıyor.

Türkiye’de proleteryanın o zamana kadar devletin, hakim sınıfların elindeki radyoyu kendi büyülü kutusuna dönüştürmesinin öykülerine geçiş yapıyor.

DP dönemi partizanlığı sürecinin ardından, iktidarda iken partinin kendini devlet yerine koymasından, muhalefette karşı çıkması çatışmalarından sonra 1961 anayasası ile gelen radyonun özerk bir kamu kurumu olması arayışına değiniliyor.

1963’te kurulan özerk statülü TRT bünyesinde, yaşanan değişiklikler kapsamında, seçimlere katılacak siyasi partilere oy verme gününden 15 gün önce tanınan konuşma hakkına bağlı açılan yolun altı çiziliyor.

27 MAYIS ANAYASASI REFERANDUM KAMPANYASI

13 Şubat 1961’de, 12 işçi sendikacının inisiyatifi ile kurulan TİP, 10 Ekim’de yapılacak ilk seçimden önce katılabilmek için seçtiği kuruluş tarihi ile bağlantılı 27 Mayıs Anayasası referandum kampanyasında da söz söyleme, kampanya yapma hakkını kazanmış oluyor.

29 Haziran 1961’de, Türk siyasal hareketi içinde sesini duyurma hakkını kullanmış bulunuyor. Adı halk tarafından da biliniyor olarak ise ilk sesini duyurma hakkını 15 Ekim 1961’de kullanabiliyor. Seçimlere katılabilme ile ilgili koşulların yerine getirilememesi ile bağlantılı olarak radyonun TİP tarafından etkin kullanılabilmesinde sarkmalar yaşanıyor.

1963 YEREL SEÇİMLERİNDE RADYODAN SEÇİM KAMPANYASI

17 Kasım 1963 yerel seçimlerinde radyodan seçim kampanyasına katılma 15 kez halka seslenme hakkını kazanmış oluyor. TİP sözcüleri bu haklarını öylesine etkin kullandılar ki, parti örgütlerinin en uzak köylere yayılmasında, partilerinin toplumsal kabul görüp, Türk siyasetinde önemli bir ağırlık kazanmasında radyo konuşmalarının çok önemli bir rolü oldu. Türkiye İşçi Partisi Radyoda - Proleteryanın Büyülü Kutusu’nda, elde edilebilmiş tüm belge ve kaynaklarla bütünlüklü olarak, kurulmuş ilişki ağları ile seçim kampanyalarının içeriklerine yer verilmeye çalışılmış.

Kahvehanelerdeki konuşmalar şehirlerle sınırlı kalmıyor, kasabalar köylere uzanıyor. TİP’lilerin emekçi insanlarla iletişim kurmalarına öncelik veriliyor.

TİP sözünü emekçi halka ulaştırabilmede her aracı değerlendirirken, radyo konuşmalarının her yere ulaşılabilirliği ile doğru orantılı olarak, sihirli kutunun büyülü kutuya dönüştürülebilmesinin önceliklerinde yapılması gereken her şey öne çıkıyor.

Geniş bir yelpazede halkın her kesiminden, en ünlü sanatçılardan üretici emekçi, köylü, usta, çırak.. tabandan her kesimi bir araya toplayan geniş halkaların oluşturulmasına özen gösteriliyor.

TİP’in emekçilere dayanan sesini yaratan büyülü kutudan çıkan partili seslerin, TİP tarihi içinde de efsane izler anılar bırakmış, etki yaratmış unutulamamış olmaları da bundan olmalı...

Bir fotoğraf karesine sıkıştırılabilmiş, bir dönemin siyasal tarihinin de simgesi olabilecek buluşmalarının tarihi olabilecek çakışmalarının böylesi unutulabilir mi? Partinin öne çıkmış üç kadınından Nazife Cemgil (sağda), DİSK’in, TİP’in de kurucu sendika liderlerinden, sonrasında DİSK genel Başkanlığını da yapmış Kemal Nebioğlu (solda) birlikte bir seçim çalışmasında. Arabanın üzerinde parti bayrağı. Fotoğraf Taylan Cemgil’in arşivinden. Genç kuşaklara anlam kazandırmak üzere Nazife Cemgil’in aynı zamanda Sinan Cemgil’in annesi olduğunu anımsatmalıyız. Torunu Taylan’ın adına takıldığımızda; Sinan Cemgil ile Taylan Özgür’ün yakın okul arkadaşlık ilişkilerine de uzanıyor. Her ikisinin de verdikleri toplumsal kavgaların içinde geleceklerinden hiç te güvenli olmadıkları günlerde, Taylan Özgür’ün Sinan’dan doğacak çocuğunun erkek olması halinde, adını vermesini istediği efsanesine ulaşıyoruz. Taylan Özgür’ün gözümün önünde Beyazıt Maydanı’nda, hem de sırtından arkadan vurulmuş olmasına, silahını cebine sokan kişinin serinkanlı cipe binmesine, bir polis operasyonun daha tanıklık, Cumhuriyet’in sayfalarında haber olarak kalmıştı..



Kapat